PARFÜMÜN DANSI
Yazar adı: Tom Robbins
Çeviren: Fatma Taşkent
Basımevi: Ayrıntı Yayınları, 2007
Türü: Roman
ISBN: 975-539-101-0
Sıra No: ÖZEL 046
“Oyunculuk uçarılık değil, bilgeliktir” diyerek çılgınlık derecesinde “oyuncul” romanlar yazan Tom Robbins, bu romanda hayatımızı var eden en temel kavramlar hakkında düşünmeye ve insanın doğayla ilişkisinin kopma sürecinin anlatıldığı düşsel / tarihsel bir yolculuğa çağırıyor bizi. Batı’dan Doğu’ya, oradan da Yeni Dünya’ya uzanan, ölümsüzlüğü kovalayan ve yüzyıllar süren bir yolculuktur bu. Batı acı çekmeyi seven, mantığa, bireyciliğe ve üretime tapınanların diyarıdır. Doğu, aşka, boş zamana, münzeviliğe, bilinmezliğe hayatında yer veren insanların yaşadığı su ve parfüm diyarıdır. Yeni Dünya’da ise sadece “başarı” ve hırs vardır. Yolculuğun en ilginç kişisi ise keçi ayaklı, zevk ve bereket tanrısı Pan’dır. Pan, insanların duyguları ile düşünceleri arasına duvar çekmeleri, yaşamak yerine, cennete kabul edilmek ve doğayı tahakküm altına almak için çalışmaları; dans çalışmaları; dansı müzik ve aşkal ilgilenmek yerine, doğru ve yanlışla uğraşan Aristo, İsa ve Descartes’a inanmaları ile gücünü yitiren bir tanrıdır. Aynı zamanda Bay Mantıksız, Bay İçgüdü, Bay Hayvani Sır, Bay Çingene, Mastürbasyon, Bay İnatçı Güç, Bay Küstahlık, Bay Doğa Eni İyisini Bilir…dir. Pan’ın en yakın arkadaşları ise, “İnsanın kalbiyle yaşamasını” savunan kendi kendinin kralı Alobar ve Kama-Sutra’yı bütün incelikleriyle bilen koku bilgesi Kudra’dır. Bugün Pan’ın , Alobar’ın ve Kudra’nın izleyicileri günahlarından pişman olmayan günahkârlar, inançsızlıklar, şehvetli kadınlar, müzisyenler, âşıklar, asiler, şairler ve delillerdir. Bu kitapta hayatlarını bir “deney” olarak yaşayanlar anlatılmaz. Onların okumalarına da gerek yoktur!…
(Arka Kapak’tan)
*Yayıncının notu…*
Sarhoştum!… Yeni tanıştığım insanlarla hoş bir gece geçirmiştim. Çok geç olmuştu. Evim uzaktaydı, dönmem zordu. Ve sarhoştum. Onlardan birinin evine gitmiştim. İlk kez gittiğim evde kıvrılacak bir yer ararken köşede tuhaf bir heykel gördüm. Yakından bakıp bu tuhaflığı çözmeye çalışırken, zihnimin gerilerinden, çok önceden okuduğum, çok etkilendiğim bir romandan çağrışımlar sökün etti… Biraz ayılıp ev sahabesine heykelin bendeki çağrışımlarını anlattım. O da “ben de aynı kitabı okuduktan sonra heykeli yaptım zaten” dedi. (…) Aradan yıllar geçti. Şimdi elinizde tuttuğunuz *kitap* bu tuhaf rastlantının ifadesi bir anlamda. Türkiye’de belki de ilk kez, bir kitaptan esinlenerek yapılan heykel, esin kaynağı olan kitabın kapağında yer alıyor… 10 yıl önce, henüz Ayrıntı Yayınları ortada yokken yayımlanmış bu kitabı şimdi yeniden yayımlarken, ilkinden daha fazla etkilendiğimi belirtmek istiyorum. Parfümün Dansı, çok uğraşılarak yeniden yayıma hazırlandı… Zevkle yaptık bunu. Umarım siz de seversiniz. Yayıncılık genelekleri arasında, yayıncının yaşadıklarını kitaba eklenmesi gibi gelenek -haklı olarak- yok. Ama öylesine hoş, öylesine tuhaf, öylesine benzersiz bir raslantı ki bu; sizlere paylaşmazlık edemedim. Cüretimi bağışlayın…
Ömer Faruk