KANSER KOĞUŞU

Yazar adı: Aleksandr Soljenitsın
Çeviren: Özay Süsoy – Gönül Suveren
Basımevi: Altın Kitaplar, 1974
Türü: Roman
ISBN: –

Sıra No: HTR 011

Çocukluğumdan beridir Sovyet Rusya’ya karşı önlenemez bir merak duygusuyla doluydum. ‘Sosyalizm Duvarları ile Örülü’ derlerdi sorduğumda. Bu cümle üzerine bende canlanan manzara her tarafı tırmanılamayacak kadar yüksek dauvarlarla çevrilmiş büyük bir bahçe olmuştur. İlginçtir geldim, gördüm, tanık oldum bir de… Binaların, evalerin hep yüksek duvarlarla çevrili olduğunu hayretle farkettim. Hâlâ düşünürüm neden gerekli idi bu duvarlar!

‘Kanser Koğuşu’ bu duvarların ardındakini biraz da olsa anlatmaya çalışan, bazen dehşet hissi veren, bazen şaşkına çeviren, umudu her şeye rağmen elinden bırakmamak için direnen bir kitap. Çok şeyle karşılaştım, burada -kırgızistan’da- günlük hayatta karşıma çıkanlardan.

Sürgün bölgeleri ilgimi çekti. Bir şekilde neyle suçlandıklarını bile bilmeyen insanların cezalandırılıp sürgüne gönderildikleri bölgeler. Kısa bir süre önce Bişkek’ten Issık-Göl’e giderken bir şehrin içinden geçtik: Balıkçı… Bana, bu şehrin Sovyet Rusya döneminde sürgün bölgesi olduğunu söylediler. Daha bir dikkatle baktım karşıma çıkanlara. Bu insanlar suçlu muydu? Ne zaman gelmişlerdi buraya? Hâlâ mı suçlular? Öyle ya, ebediyyen sürgün edilmişlerdi bu insanlar. Ebediyyen!… Sürgüne gönderirken suçluları, bu kelimenin anlamını idrank edemiyorlardı anlaşılan.

Hastanelere özel izinle giriş yapılıyorken, hastaneden çıkış izni almadan bahçe duvarından bile dışarı çıkamıyorlardı hastalar. Bu da bir çeşit hapsedilmekti. Her şey izinle… yemek yemek, şehir değiştirmek, trene binmek, bir eve yerleşmek falan ve de filan. Bunları sıralamak mümkün ardarda.

Bir apartman dairesinin her odasında bir başka ailenin yaşaması da başka bir lilginçlik. Mutfak, tuvalet, banyo ortak. Odalar ayrı.

Her ne ise…

Benim özel ilgi duyduğum Sovyet Rusya hakkında, şu anda bir zamanlar onun içinde yer almış bir ülkede yaşıyor olsam da birçok ipucu verdi bana Kanser Koğuşu. İçimde biryerler ‘cız’ etti. Ve bir arkadaşımın ‘Lenin, Stalin farklıydı. Ne olduysa onlardan sonra oldu’ sözlerini anımsadım. Oysa gördüklerim bana bunun hiçbir zaman böyle olmadığını gösterdi.

Yaşanmışlar çok başka, bunların yansımaları çok başka olmuş bana göre. Peki bunca hayatın bedelini kim ödeyecek! Bana sorarsanız böyle bir vebalin altına girmeyin.

Sırf bu kitaplar yüzünden sürgün üstüne sürgün yemiş, Soljenitsin. Yaşamak hakkı onun da, diğer insanların olduğu gibi, elinden alınmış. acı var Kanser Koğuşu’nda. Hüzün, gözyaşı, özlem, anlamayan bakışlar…

Twitter Digg Delicious Stumbleupon Technorati Facebook