İRTİCANIN AYAK SESLERİ
Yazar adı: İsmet Zeki Eyuboğlu
Basımevi: Cumhuriyet, 1998
Türü: Araştırma
ISBN: –
Sıra No: TAR 131
İslamın doğuşundan, aşağı yukarı, altmış yıl sonra “mezhep” denen kuruluşlar ortaya çıkmaya başladı.
Günümüzde bunların sayısı, irili ufaklı 120 (yüz yirmi) dolayındadır.
Bu kuruluşlar (mezhepler) genelde us ilkelerine,tinsel inanç birikimlerine göre ikiye ayrılır, başka bir deyişle “akla dayanan mezhepler, imana dayanan
mezhepler”.
Bunları, burada uzun uzadıya anlatmanın gereği yoktur. Mezheplerden sonra “hadis toplayıcılığı “başlamıştır.
Ebubekir-Ömer döneminde “hadis” denen peygamber sözlerini toplamak yasaklanmış, ilk toplanan beş yüz dolayında “hadis” yakılmıştır.
Bundan çok sonra, Kuran bugünkü biçimini alınca, bu ilk yasak kaldırılmış. İlkin Buhari adlı Buharalı bir genç (doğumu Peygamber’in ölümünden 182 yıl sonra) bu işe başlamış,bugün en çok güvenilen kitabını düzenlemiştir. Bu ilk hadis
toplayıcıları altı kişi olduğundan, yapıtlarına “kütüb-i sitte (altı kitap)” denir, bunlar da Müslim, Sicistani,Nesai, Kazvini, Tirmizi adlarıyla anılır.
İşte bunlardan sonra, birden bire, yine İran kökenli tarikatlar, yerden ot bitercesine çoğalmaya başlamış, günümüzde dört yüz (400) dolaylarına varmıştır.
Bu kuruluşların, günümüzde,ülkemiz için en sakıncalısı Nakşibendilik denenidir,
on bir kolu vardır (şimdi çoğalmaktadır), bunun kurucusu İranlı Bahaeddin Nakşibend’dir, ailesi İslamdan önce Zerdüşt inançlarına bağlıydı.
Nakşibendilik görünüşte koyu İslamcı (şeriatçı), içerik bakımından ise lslamla yetinmeyen, Islama kendi anlayışına göre bir yorum getiren, dahası yeni bir İslam dini kurmayı amaçlayan bir yapıdadır.
Bu kuruluş tapım (ibadet), gelenek, uygulama bakımından ancak görünüşte
Müslüman sayılabilir. Osmanlı imparatorluğu döneminde bütün ayaklanmalara öncülük eden bu kuruluştur.
Bunun iki kanadı vardır. Birincisi devleti dışardan yönetmek,devlet kurumlarında kendi inançlarına uygun davrananları görevlendirmektir. Nakşiler, değişik vergilerden oluşan hazineyi (Osmanlılar’da mali işleri kapsayan,”bütçe” denen birikimi kuran odak) “haram” saydıklarından aylık (maaş) almak istemezler. Onlara göre vergilerin içinde azınlıklardan (Müslüman olmayan yurttaşlardan)
alınan vergiler yasaklıdır, İslama göre davranmazlar.
Bu nedenle Nakşiler, kendi şeyhlerinin denetimleri altında alış-verişle ğraşmayı, çok kazanmayı yeğlerler.