HORASAN ELYAZMASI
Yazar adı: Ali Teoman
Basımevi: Sel, 2009
Türü: Öykü
ISBN: 978-975-570-411-1
Sıra No: THKY 041
Son dönem Türk edebiyatının en üretken yazarlarından Ali Teoman, Sel Yayıncılık tarafından yayımlanan yeni öykü kitabı Horasan Elyazması’yla okuru yarattığı masalsı dünyanın içine çekiyor
Öykü, Paris’te okuyan bir doktora öğrencisinin Bibliotheque Nationale’de tesadüfen rastladığı bir Horasan elyazmasının sayfalarını çevirmesiyle başlıyor. Adını bilmediğimiz bu öğrenci, adını bilemediği bir saltanat tarihçisi, vakanüvis, tarafından 16. yüzyılda kaleme alınmış bu belgeyi okudukça dehşete düşüyor. Horasan sultanı ve kızının başından geçen bu hikâyenin başlangıcı kısaca şöyle; “Bir gün sultanın bir kız bir de erkek olmak üzere ikiz çocukları olur. Bu doğum bütün ülkede büyük bir sevinçle karşılanır, çünkü sultanın yaşı ilerlemesine karşın, o güne dek çocuğu olmamıştır. Çocukları doğuran cariyenin doğum sırasında ölmüş oluşu bile bu mutluluğa gölge düşüremez.” Derken sultan, emrinde çalışan üç müneccimin kehanetleriyle yıkılır. Müneccimler ikizlerden kız olanın 18′ine bastığında aileden bir erkeğin çocuğunu doğuracağını, doğan çocuğun sakat olacağını ve bu olayın “ilk olarak sultanın ve ailesinin ölümüne ardından da tüm ülkenin üzerine eşi benzeri görülmedik bir felaket çökmesine” neden olacağını padişaha bildirir.
Müneccimlere, bu kehanetin nasıl ortadan kaldırılabileceğini soran sultan müneccimlerden “kızını öldür!” cevabını alır ancak buna gönlü razı olmaz. Sonunda çareyi küçük kızını dış dünyadan tamamen koparacak, “ömür boyu herkesten uzak yaşayacağı bir hapishaneye” kapatmakta bulur.
Ali Teoman’ın 12 öyküden oluşan Horasan Elyazması kitabına adını veren Horasan Elyazması adlı öyküsü burada son bulmuyor elbette. Onun öykülerinde sıkça rastladığımız merak duygusunu ziyadesiyle yaşatan üslubu bu öyküde de karşımıza çıkıyor. Gözlerimiz satırlarda gezinirken şaşırıyor, beklenmedik olay örgüleriyle sarsılıyor ve son cümleye nasıl geldiğini anlamadan aklımızda beliren kocaman soru işaretleriyle kitabın kapağını kapatıyoruz. Neden sonra tıpkı öykünün başkahramanı gibi öykü tekrar zihnimizi kurcalamaya başlıyor. Masalsı anlatımı, öyküleri ve romanlarıyla Teoman, okuru gerçekten koparıp bir düşün içine sürüklüyor. Kitabın ilk öyküsü Asmalımescit’te de bu üsluba rastlıyoruz, Yumarak Bak Gözlerini’de de…
Onun öyküleri çözmesi zor, bir o kadar da zevkli bir bilmeceyi hatırlatıyor insana. Elinizden bırakamadığınız, çözemedikçe çocuksu bir hırsa kapıldığınız bilmeceler gibi öyküye tutkuyla bağlanıyorsunuz. Yerli yerinde başvurduğu kimi zaman sert kimi zaman yumuşak kelime oyunlarıyla bir kez okunup tüketilecek, bir kenara atılacak kitaplar değil onunkiler. Okurla samimi bir bağ kuran, edebiyatın felsefeyle flört ettiği sürükleyici öykülerin yer aldığı üzerine düşünmeye değer kitaplar.